Hayatın sillesini yemiş tabiri
caizse feleğin çemberinden geçmiş hatta bir tık ileri gidip ununu eleyip
eleğini asmış biri olarak bu yeni yazımla karşınızdayım J Gerek dostlardan gelen yoğun
istek gerekse yeni takipçilerime kendimi tanıtmak adına ara verdiğim yazı
çalışmalarıma bu yazımla merhaba demek biraz heyecan biraz hüzün en çokta neşe
veriyor diyebilirim. Beni bilen bilir :D gayet gizemli sıra dışı sevgi dolu
heyecan verici mini mini bir kuş tadında :D sessiz sakin mülayim oldukça muzip bir
karakterim var.Bunları bilmeyenler için söylüyorum :D Bu yazıyı kendimi
tanıtmak için yazmıyorum tabiî ki bu kısa öz geçmişden sonra asıl mevzuya
geçelim mendilleri hazırlayalım öncelikle :D
Buyrun efendim…….
Sana dair ne varsa yazmadığım
hepsi bu cümlelerde gizli sevdiğim.Kimlerle olduğunu nerede olduğunu bilmeden
geçen bunca zaman seni ne çok özledim , ne çok şiir okudum , ne çok aşk filmi
izledim bilemezsin.Özlemek kelimesi belki yavan kalıyor benim için,içimde yanan
kor ateş hiç sönmeyecek bir cehennem gibi.Hayata her tutunmaya çalıştığımda
kolum seninle kırıldı,aklıma her düştüğünde kalbim aynı acıyla yandı.Beynimin
her defa aynı düşünceyle sarsıldığı da doğru. Seni hiç unutmadım. Belki ilk aşk
değildin beklide son olmayacaksın ama hayatıma yazdığın kısa hikayede
unutulmayacak bir karaktersin. İzlediğim her filminin bir karesinde , okuduğum her kitabın
en az bir cümlesinde sen varsın, şiirleri hiç söylemiyorum bile….
Yanımda olsan belki her şey bu
kadar acı olmazdı elimi tutsan belki hayat bu denli zor gelmezdi ama şu da bir
gerçek ki eğer yanımda olsan bu denli büyük bir aşk yaşamazdım.Bu kadar çok
kanamaz bu kadar çok büyümez bu kadar çok sevmezdim.Hayatım imkansızlıklarla
dolu olduğundan mıdır? Yoksa imkansıza olan sevdamdan mıdır? Bilemiyorum klişe
bir cümle olsada imkansızlıkları seviyorum herkesten biraz daha fazla galiba…
Yaralarıma tuz basmayı en mutlu
anımda seni hatırlayarak bir yanımı buruk bırakmayı, sana benzeyen birini
gördüğümde kalbimin hızlanmasını,adını telaffuz ederken yüzümün kızarmasını,kız
kulesinin karşısında oturup çay içerken ellerimi tutup ısıttığını
hatırlamayı,bunca acıyı bana bırakıp gitmeni işte tüm bunları seviyorum ne
kadar zaman geçerse geçsin sevmeyi bırakabileceğimide sanmıyorum açıkçası….
Giderken arkandan seni izledim,
bir kez arkanı dönüp bakmanı bekledim. Eğer bir kez dönüp baksaydın belki sende
vaz geçecektin gitmekten,bir kez daha düşünseydin gidip gitmemeyi eminim
koşarak geri dönecektin beklide göz yaşlarını saklamak için dönüp bakmadın yada
ben öyle olmasını istediğim için öyle düşündüm bilmiyorum ama sonuçta sen o
vapura binerken ben nemli gözlerle arkandan bakıyordum sen bunu hiç bilmedin….
İstanbul aşkların aşıkların mekanı şimdi
sahilde bir bankta oturmuş seni düşünmemeyi düşünürken önümden gelip geçen
bunca çift imrendirmiyor değil beni,her yaştan elele insanlar kimisi genç
kimisi yaşlı,havanın soğuk oluşuna aldırmadan sıkıca sarılıyorlar birbirine ne
kadar büyük dertleride olsa birbirlerinden güç alıyorlar muhtemelen.Hüzünsüz
acısız kanamayan bir hayat var mı ki?
Şimdi uzun bir kış var önümüzde,
karlar yağacak kuşlar üşüyecek, ben işe gidip geleceğim her şey bir telaşe…
Amirimle tartışacağım öğrencilerimi azarlayacağım ödevleri kontrol edip ders
anlatacağım, arada seni düşünüp kendime kızacağım yetmedimi bunca yıl
dönmeyecek işte siliver üstünü be kızım diye tekrarlayacağım.Telefonum çalacak
yeni bir evlilik görüşmesi bu sefer tamam diyeceğim gidip görüşeceğim.Elinde
çiçekle beni bekleyen adama doğru ilerleyeceğim… Yeni bir umut yeni bir
başlangıç için her adımda adının üstünü bir kez daha çizeceğim….
Uuuuu güzel oldu sanki :)))
yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına yazım tamamen kurgulamadır ve bana aittir izinsiz kopyalanması yasaktır sevgilerimle uykucunuz ;)
09.01.2016 \ Bir Cumartesi sabahı....
Ayrıca facebook da yayındayım beklerim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder