Bir yılı daha geride bırakırken aklımdan geçen şeyleri yazıya dökmek istedim.Acısıyla tatlısıyla hastalığıyla sağlığıyla koca bir yılı daha geride bırakıyoruz neler yaşandı neler ertelendi şimdi bunları uzun uzadıya yazmanın bir anlamı yok ama genel anlamda yorucu hüzünlü bazen neşeli çoğu zaman sıkıcı uğraştırıcı bir çok badireden geçilmiş bir yıl oldu.Sadece ben değil bir çok kişinin benim gibi düşündüğüne eminim. Her geçen yıl yaşamak daha zorlaşıyor sanki özlemler daha ağır geliyor yüreğe,yolculuklar zor geliyor. Özlesen de gidip göresin gelmiyor sanki Hatta belki özlemek bile zor her gün bir şekilde iletişim halindesin insanlarla eskiden sadece sms vardı şimdi internet telefonlarda bir çok uygulama ile görüntülü görüşüp hasret gideriyor insanlar özlemek bile lafta kaldı belkide. Kötü bir şey mi tabiki değil ama eskiden çok özlerdik burnumuzun direği sızlardı adını anınca şimdi öyle mi? Bence değil özledim diyorsun ama içi boş gibi geliyor bana.Kelimelerin içi boşaldı sanki sosyal medyada o kadar çok özlü söz okuduk gördük ki birisinin kurduğu bir cümleyi aa bu şu kişinin biliyorum ben bunu diyorsun yani duyduğun kişiye değil asıl sahibini düşünüyorsun ve karşındaki kişinin ne demek istediği çokta umrunda olmuyor...Sonra samimiyetsiz dostluklar alışıla gelmiş sohbetler hissedemediğin sevgiler içinde boğulup bir çıkış yolu arıyorsun...
Yinede zaman bizi beklemiyor çok çabuk fark ettirmeden geçiyor,zaman zaman saniyeler asır gibi gelse de aslında bir bakmışsın ömür geçmiş.Bir yılı daha geride bırakıyoruz işte iyisiyle kötüsüyle sevgisiyle nefretiyle özlemiyle vuslatıyla.... bu yılda gelmesi gerekenler gelmedi araması gerekenler arayıp sormadı canları sağ olsun olmasına da insan bi arar be bi merak eder hayırsızlar... Kesinlikle sizlerinde aramasını beklediğiniz birisi yada keşkee arasa diyen biri vardır arayın yaa bi arayın ne kaybedeceksiniz 😋 ha bana hiç bakmayın benimde aramasını beklediğim birileri var ama numaramı değiştirdim aramak istiyorsa baya bi uğraş vermesi gerekecek 😆 benim aramamı bekleyenlerde vardır tabi ama hiç kusura bakmasınlar geçmişe mazi derler bizde 😁 gidene kal demeyiz giden gitmiştir bizim için gittiği gün bitmiştir 😎 yalanımı da sevsinler bunca yazı bunca dil kime dökülüyor tabi orası ayrı mesele hiç karıştırmayalım... neyse ne biz yolumuza bakalım iyi dileklerle gelecek yılın daha umutlu dama mutlu geçmesi için dua edelim yapacak bir şey yok 😏 herkese iyi seneler yeni yılı kutlamıyorum ben ama bu yazı yılın son gününe düşülmüş bir not olsun dedim birde iyi dileklere bir vesile İnşaAllah 2017 keşkesiz bir yıl olur mutlu olmak isteyenler mutlu olur huzur isteyenler huzur bulur tabi hastalarımızı unutmayalım Rabbim tüm hastalarımıza acil şifalar nasip etsin... Sevgiyle kalın dostlar 😉
Miziklerim ;)
31 Aralık 2016 Cumartesi
28 Aralık 2016 Çarşamba
Gel ki... Adın eksilmesin dilimden...
...
Özlemin alev alev yandığı saatler bunlar. Gün çekiliyor, ay parlıyor. Haydi, geleceksen şimdi gel. Umudunla, yüreğinle, sevdanla gel, yık karanlığımı. Hayata dair kötü olan ne varsa yık onları, beni yeni umutlara sürükle. Aşkın en koyusuna en tutkulusuna götür beni.
Bin yıldır bekliyor gibiyim seni. Bin yıldır karanlık bir odada tek başıma oturuyorum sanki. Kim girip çıkmışsa hayatıma, kim talan etmişse yüreğimi hepsini silmek için gel. Bir tek sen kal içimde. Seni bileyim bundan sonra. Sevdan yetsin bana. Senin aşkınla yaşamak istiyorum artık, öyleyse gel bekleme gel.
Seninle olmak, seni duymak, seni görmek, seni anlamak, seni yaşamak tarifsiz sevinçler yaşatacak içimde biliyorum.
Bu yüzden sesleniyorum sana. Dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek için istiyorum artık. Gelişinle yeniden yeşermek, yeni yapraklar aşmak istiyorum. İster haber ver, ister verme, gel bekliyorum.
İstanbul’u sokak sokak geçip gel. Her sokakta kendi izini göreceksin, şaşırma. Nereye gittiysem senide götürdüm yoktun; ama yanımdaydın. Hep yüreğimde, hep aklımdaydın. Seni İstanbulsuz, İstanbul'u sensiz düşünemedim. Gel bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım. Nice aşka mezar olmuş İstanbul, bu kez kabul etsin yenilgiyi. Haydi, gel biz İstanbul olalım. Korkma gel, başkalarında gördü ün ihanetler, iki yüzlülükler, bitmek bilmeyen acılar yok bende. İlk kez bırak kendini kaygısızca. Yarını düşünmeden "ya sonra" demeden gel.
Bak günler anlamsızca geçip gidiyor. Oysa ömür dediğin şey üç günlük. Birlikte ve severek tüketmek varken günleri, böyle koyu karanlıkta kalmak niye? Gel haydi sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum. Özlem yanıyor alev alev. Özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel. Bekleme artık, geleceksen şimdi gel.
Gel ki... Adın eksilmesin dilimden...
Mehmet Coşkundeniz
21 Aralık 2016 Çarşamba
Aldatıldık!
18 Aralık 2016 Pazar
Başlıksız Yazım :D
eskilerden çok eskilerden bahsedeceğim, böyle diyince de kendimi çok yaşlı hissettim gerçekten önce yaslandım sonra yaşlandım hayatın tüm eğri büğrü yolları bana denk geldi doğru dönemeci bulupta düz yola çıkamadım bu yol öyle zor ki yüz kilometre yürüyorsun düz yolun bir kilometresine denk geliyo o derece.Neyse şimdi uzatmayalım herkesin yolu kendine tabi bu yollarda çok insanla karşılaşıyorsun kimi senin gibi bitkin düşmüş yorgun savaşçı kimi gazi olmuş kimi niyazi... insanlara dert anlatmak zor, bazen halini hatırını soranlara iyi olmasanda iyiyim diyorsun neden mi üst üste gelecek sorulara bile cevap verecek takatin yok çünkü.en yakınların bile seni dertsiz kedersiz biliyorsa işin çok zor demektir.onlara bile iyi rolü yaparak yaşadığın bir hayat gerçekten çok yorucu biliyorum çünkü bende o hayatı yaşamaya devam ediyorum.yani çokta bi dert sahibi değilim çok şükür belkide dillendirmek istemediğimdendir yada derdini seven bir kul olduğumdandır bilemiyorum mecalimi anlatmaya halim yok arada burda size derdimi döküyorum işte yazmak iyi geliyor yazdığım harflerin birleşimiyle oluşan cümleler o cümlelerin kazandığı anlam o anlamı okuyan bir kaç göz bunlar iyi geliyor bana aslında... sanırım blog yazarlığından bu yüzden vazgeçemiyor insanlar... bak yine yaptım eskilerden bahsedeceğim derken yaşlılığa ordan derde kedere ordan blog yazarlığına kadar uzanan bir yazı oldu bile işte buda benim halim neye başlasam sonuç bambaşka oluyor 😂 yapmak istediğim şey başka yaptığım şey başka ortaya çıkan şey bambaşka oluyor 😁 neyse o zaman o eskilerden başka sefere bahsedeyim sevgi ve selamla yazımı noktalayayım
Uykucunun selamı var 😉
Uykucunun selamı var 😉
17 Aralık 2016 Cumartesi
14 Aralık 2016 Çarşamba
12 Aralık 2016 Pazartesi
Serzeniş
Oldum olası kendini üstün gören insanlardan hazzetmem sanki dünyanın merkezi kendisiymiş gibi davranırlar.Başlarına bir şey gelse sanki dünyadaki en bahtsız insanmış gibi davranırlar, zannederler ki kendilerinden başka derdi olan yok herkes benimle ilgilensin herkes benim derdime üzülsün isterler. Dünyada dertsiz insan mı var ya Allah aşkına ? Kendilerine birisi uzak dursa tüm ilişkilerini keserler neymiş efendim derdiyle ilgilenmemiş... Ne yapalım yani tamam derdinizi dert bilip dua ediyoruz sizin kadar olmasa da elbette üzülüyoruz. Ama sırf her gün arayıp sormadık diye üzerimize çizik atıyorsanız daa siz bilirsiniz bu durumda yapabileceğimiz bir şey yok... Ben burdayım her zamanki duygularımla ve samimiyetimle... ister inanıp kabul edin isterseniz inanmayıp reddedin bu da size kalmış uykucudan selamlar 😎
10 Aralık 2016 Cumartesi
9 Aralık 2016 Cuma
7 Aralık 2016 Çarşamba
6 Aralık 2016 Salı
Dualarım bir gün kabul olursa
Bilirim yağmur değmemiştir saçlarına
Sonbahar rüzgarları savurmamıştır onları hiç
Ben şimdi böyle kırk ikindi yağmurlarını beklerken
Seninle ıslanmak isterdim sağanaklarda
Bilirim kuşlar kadar nazenin bir kalbin vardır senin
Gökyüzü kadar ferah bir dinginlik yüzünde
Hiç şiir yazılmamış hüzünlü gözlerinden alır güneş parlaklığını
Dua eden çocuksu ellerin kimseye değmemiştir bilirim
Ve derin bir ah çekip altını çizdiğin şiirler değer bazen kalbine
Uzun upuzun bir hikaye düşlersin , benim gibi bilirim
Sonra sen gelirsin aklıma
Sonbahar yaprakları düşer avuçlarıma
Suskunluklar savurup coğrafyama
İçime dinginlik veren hülyalarımı düşünürüm
Bilirim şehrin sen yaşadığın için dünyanın en kutlu beldesidir
Ve ne zaman kesişir yollarımız bilemem
Bildiğim bir şey varsa sevgilim
Dualarım bir gün kabul olursa
Bu şehrin tarih kokan sokaklarının birinde
Seninle karşılaşmayı dilerim...
5 Aralık 2016 Pazartesi
4 Aralık 2016 Pazar
üç beş kelam
Bu günde üç beş kelam edelim bakalım sessiz olmak aslında tam bana göre gibi görünse de sessizlik de hiç yakışmıyor bana tam bir çelişki anlayacağınız... Gülsem mi ağlasam mı bilmiyorum her türlü aksilik üstüste geliyor bir yandan da işlerim rayına oturuyor hayat benim için tam bir çelişkiler silsilesi.... Her şeyi anlatsam yok artık dersiniz o yüzden çokta bir şey paylaşamıyorum aslında.Bugünü yarını dünü her şeyi bir kenara bırakıp anı yaşamak lazım aslında yapabilene ne mutlu açıkçası benim için zor uykularımı kaçıran tedirginliklerim bile var.Bugünü bırak yarının endişesinden nefesim daralıyor bazen... Dünyada derdi olan bi ben miyim sanki diyorum rahat etmeye gelmedik dünyaya çeşit çeşit dertler var Allah çekemeyeceğini de sana vermez nasılsa elbet üstesinden geliriz bir şekilde hallederiz... Ölüm yok ya ucunda... Hem olsa ne olur herkes bir gün ölecek ve bir kez öleceğiz işte bunlar benim kendime telkin cümlelerim öneririm sizde kendinize söyleyin baya bir işe yarıyor... İşte böyle haftalar vızır vızır geçiyor bir seneyi daha geride bırakıyoruz daha çok var demeyin daha dün kasım ayına girmiştik aralık geldi gidiyor bile yapılacak çok iş var zamansa yetmiyor dünya teşlaşına.... Ömür akıp gidiyor size tavsiyem hiç bir şeyi ertelemeyin sevin sevilin dünya kimseye kalmıyor :)
2 Aralık 2016 Cuma
29 Kasım 2016 Salı
Yarım mıyız yamalak mıyız ?
Yarım mıyız yamalak mıyız ?
Her şeyden biraz birazız. ne tamız nede yarımız... İçimizdekileri dışa vuramayız çoğu zaman anlatamayız meramımızı derdimiz var sanırlar yada hiç derdimiz yok sanırlar yani nasıl her insanın gözünden farklı görünürüz bir türlü anlamam 😊 Kendimizi tamamlama uğruna yaşarız belkide hiç düşündünüz mü? Tamamlanmış insanlarda yok değil hani ama ben tamamım ben oldum diyenine de rastlamadım henüz aranızda varsa ben tamamım diyen gerçekten tanışmak isterim merak ederim çünkü nasıl tam olunur.İnsan nasıl tamamlanır? Eş mi? İş mi? Arkadaş? Dost mu tamamlar insanı yoksa aile mi? Her şeyden biraz biraz olunca anlamak zor oluyor belkide benim için ve bana benzeyenler için... İşte böyle tüm gün yoğunluk içinde yuvarlanıp giderken bulduğum ilk sakin zaman diliminde bunlar düşüverdi fikrime bu fikirlerin açıldığı bir kapı olmalı diyorum kapı varsa birde kilit vardır kilide de bir anahtar lazım elbet anlaşılan bu mesele benim boyumu aşacak e ne yapalım bilmiyorum ama nedense sakin olmakta zor kalabalık olmakta bu ara her şey zor geliyor bana,yoruldum mu nedir? Yormayın beni yaa gerçekten 😁 tamam daha uzun yazmayacağım şimdilik bu kadar fikir karmaşası yeterli 😏
Her şeyden biraz birazız. ne tamız nede yarımız... İçimizdekileri dışa vuramayız çoğu zaman anlatamayız meramımızı derdimiz var sanırlar yada hiç derdimiz yok sanırlar yani nasıl her insanın gözünden farklı görünürüz bir türlü anlamam 😊 Kendimizi tamamlama uğruna yaşarız belkide hiç düşündünüz mü? Tamamlanmış insanlarda yok değil hani ama ben tamamım ben oldum diyenine de rastlamadım henüz aranızda varsa ben tamamım diyen gerçekten tanışmak isterim merak ederim çünkü nasıl tam olunur.İnsan nasıl tamamlanır? Eş mi? İş mi? Arkadaş? Dost mu tamamlar insanı yoksa aile mi? Her şeyden biraz biraz olunca anlamak zor oluyor belkide benim için ve bana benzeyenler için... İşte böyle tüm gün yoğunluk içinde yuvarlanıp giderken bulduğum ilk sakin zaman diliminde bunlar düşüverdi fikrime bu fikirlerin açıldığı bir kapı olmalı diyorum kapı varsa birde kilit vardır kilide de bir anahtar lazım elbet anlaşılan bu mesele benim boyumu aşacak e ne yapalım bilmiyorum ama nedense sakin olmakta zor kalabalık olmakta bu ara her şey zor geliyor bana,yoruldum mu nedir? Yormayın beni yaa gerçekten 😁 tamam daha uzun yazmayacağım şimdilik bu kadar fikir karmaşası yeterli 😏
28 Kasım 2016 Pazartesi
Berbat Mı?
"Uyanmak istemiyorsan, berbat bir hayatın vardır.
İşin ilginç yanı; uyuyamıyorsan da berbat bir hayatın vardır."
Bugün hiç enerjim yok nedense,uyumakta istemiyorum uyanmakta ... Sendromun dibindeyim Allah sonumu hayır getirsin 😡
26 Kasım 2016 Cumartesi
Selam Olsun...
Yâr-ı sâdık bilir hâlden,
Aşk dersini alır gülden,
Karşılıksız tâ gönülden
Sevenlere selam olsun.
Yeşerip sevgi gülşeni
Kuşatsın ruhu, bedeni.
Bir gül için bin dikeni
Sevenlere selam olsun.
Yunus Emre (k.s)
23 Kasım 2016 Çarşamba
Kalplerin taşıyıcılığı başka başkaydı.
Kalplerin taşıyıcılığı başka başkaydı.
Taşınabilenden fazlasını vermezse de Rab,
bazen verilen, taşıyıcısını ezip geçiyordu.
~İsimle Ateş Arasında~
19 Kasım 2016 Cumartesi
Şöyle bi dinginlik bi dinginlik bidaha dinginlik istiyorum
Uzun süren hüzün uzun süren yalnızlık uzun süren mutsuzluk kronikleşiyor mu? Bugün aklıma takılan bir soru bu acaba uzun süre yaşanan duygular hisler yakamızı bırakmıyor mu? Bir yandan yalnız kalmak istemezken bir yandan da yalnız kalmak istemek garip değil mi? Mutluluk içindeyken birden neye mutluyum diye düşündüğünüz oluyor mu sizinde? Hüzün sizi terk edecek diye bir endişeniz yok mu? İşler yolunda gidince dur bi dakka ne oluyor her şey yolunda gidiyor hayırdır inşallah diyor musunuz? Yoksa bunlar depresyonun işareti mi? Ayyşşş biri şu aklımdaki delirmiş soruları durdursun 😁 Şöyle bi dinginlik bi dinginlik bidaha dinginlik istiyorum 😋
15 Kasım 2016 Salı
Üzülme...
Geceleri yalnız olmayı seviyorum aslında uzun gecelerde yapılacak çok şey var düşüncelerin arasından sıyrılıp bir resme bakıp saatlerce gülümsemek izleyemediğin tüm dizileri izlemek müzik eşliğinde bir kaç satır karalamak,düşünmeden hüzünlenmeden çay içmek... Tamam düşünmeden de olmuyor kızmadan sinirlenmeden bir kaç kelam etmek lazım.Lazım da sözler sana gelince açılmayan şu ağzım... Kağıda kaleme gitmeyen şu elim tüm sorun bende belki ağzımı açıp söylemem gerekenleri söyleseydim belkide bu kadar içime oturmayacaktı tüm kelimeler...
Olsun ben böylede rahatım içimde sakin bir deniz var şimdi dalgalarım duruldu hüzünlerim azaldı şimdi seni düşününce sana söylemek istediğim çok da bir şey kalmadı içimde. Sadece üzülme bu da geçer demek istiyorum sana nedense sanki yine bir çıkmazdasın bana ihiyacın var her zamankinden çok ama bana ulaşman çok zor değil mi üzülme buda geçecek güven bana
Söyleyeceklerimin bitmesi üzücü aslında ne çok konuşurduk sabaha kadar şimdi tek bir kelime yetiyor üzülme....
Bir gün seni düşünmekte bitecek benim için sanırım o zaman gerçekten yalnız kalacaksın ama yinede üzülme o da geçer bu günlere nasıl geldiysek o günleride böyle atlatacaksın merak etme kalbin yaşamın sakinleşecektir elbet...
Sana da bahar gelecek sakın üzülme
Olsun ben böylede rahatım içimde sakin bir deniz var şimdi dalgalarım duruldu hüzünlerim azaldı şimdi seni düşününce sana söylemek istediğim çok da bir şey kalmadı içimde. Sadece üzülme bu da geçer demek istiyorum sana nedense sanki yine bir çıkmazdasın bana ihiyacın var her zamankinden çok ama bana ulaşman çok zor değil mi üzülme buda geçecek güven bana
Söyleyeceklerimin bitmesi üzücü aslında ne çok konuşurduk sabaha kadar şimdi tek bir kelime yetiyor üzülme....
Bir gün seni düşünmekte bitecek benim için sanırım o zaman gerçekten yalnız kalacaksın ama yinede üzülme o da geçer bu günlere nasıl geldiysek o günleride böyle atlatacaksın merak etme kalbin yaşamın sakinleşecektir elbet...
Sana da bahar gelecek sakın üzülme
14 Kasım 2016 Pazartesi
13 Kasım 2016 Pazar
varmış mış yokmuş muş
Bir varmış bir yokmuş....
Bitti...
Bu kadar :D
uzun uzun yazacağımı zannettiniz tabi :))) yok vazgeçtim uzun cümleler kurmaktan sonu belli olmayan hikayeler okumaktan :D varmış mış yokmuş muş bize ne yaaa diimi ama :D
Herkese hayırlı akşamlar şimdiden pazartesi sendromunuzu kutlarım :))
Bitti...
Bu kadar :D
uzun uzun yazacağımı zannettiniz tabi :))) yok vazgeçtim uzun cümleler kurmaktan sonu belli olmayan hikayeler okumaktan :D varmış mış yokmuş muş bize ne yaaa diimi ama :D
Herkese hayırlı akşamlar şimdiden pazartesi sendromunuzu kutlarım :))
12 Kasım 2016 Cumartesi
11 Kasım 2016 Cuma
Dalga....
- Ben; Hafta sonu yanına geleceğim istediğin bir şey var mı İstanbuldan?
-O; Immm evet var ama getirebileceğinden şüpeliyim...
-Ben; Denizi istemediğin sürece sorun yok ne dir? ne istiyorsun?
-O; ımmmm
-Ben; Ne kız kulesini mi istiyorsun nedir :)))
-O; Evet nerden bildin..
-Ben; Oldu canım Galatayı da sağ cebime koyarım sen yeter ki iste :))) İstanbulsuzlukdan öleceksin ben sana en iyisi bi poşet hava getireyim içine çekersin olmazsa :))))
-O:..........................................
-Ben; tamam tamam üzülme sana martı kakası getireceğim arada koklarsan açılırsın :))))
-O; kapat kapat telefonu....
-Ben; İyi iyi tamam hadi daha fazla dalga geçmiyim sonra gerçekten deniz filan istersin :))))
-O; kapat diyorum ayrıca gelme de tamam mı gelsende görüşmeyecem seninle ancak dalga geçiyorsun zaten...
-Ben :)))))))))))))))
-O; Immm evet var ama getirebileceğinden şüpeliyim...
-Ben; Denizi istemediğin sürece sorun yok ne dir? ne istiyorsun?
-O; ımmmm
-Ben; Ne kız kulesini mi istiyorsun nedir :)))
-O; Evet nerden bildin..
-Ben; Oldu canım Galatayı da sağ cebime koyarım sen yeter ki iste :))) İstanbulsuzlukdan öleceksin ben sana en iyisi bi poşet hava getireyim içine çekersin olmazsa :))))
-O:..........................................
-Ben; tamam tamam üzülme sana martı kakası getireceğim arada koklarsan açılırsın :))))
-O; kapat kapat telefonu....
-Ben; İyi iyi tamam hadi daha fazla dalga geçmiyim sonra gerçekten deniz filan istersin :))))
-O; kapat diyorum ayrıca gelme de tamam mı gelsende görüşmeyecem seninle ancak dalga geçiyorsun zaten...
-Ben :)))))))))))))))
10 Kasım 2016 Perşembe
Değişmişim...
Eskiden canım yandığında bağıra bağıra ağlıyordum.
Şimdi olduğum yerde öylece durup, etrafa bakıyorum.
Geçmesini bekliyorum.
Değişmişim...
Sanırım...
8 Kasım 2016 Salı
:)
Uzuuun uzun yazmak istiyorum aslında ama takatim yok keşke ben söylesem biri yazsa ne güzel olurdu :)) yada blogger artık çağ atlasa biz söylesek o yazsa olmaz mı yani bence çokta güzel olur. Neyse işte madem öyle işte böyle yazmak istiyorsan içinde tutamıyorsan parmaklarına düşüyor iş tık tık yazacaksın uykucu başka çare yok :D Ne yazsam ne anlatsam nerden başlasam derken çoktan üç beş satırlık bir yazı oldu bile yaa ne garip biriyim aklımdan her geçeni olduğu gibi yazmalı mıyım yani yada yazmış olsam bile paylaşmalı mıyım? İnsanlar aklımdan geçen şeyleri okumak zorunda mı üstelik boş boş düşünüyorum şuanda :))) tamam tamam hadi başlayalım...
Günler kısalıyor yapılacak şeyler çoğalıyor hiç bir şey yetişmiyor, şu günlere bir gün daha eklesek diyorum bazen pazarla pazartesi arasına şu tatili üç gün yapsak o güne de zıbartesi desek yatsak uyusak ne olur ki bence çok güzel olur başkanlık sistemi gelirse zıbartesi gününü getirecek kişiye oy vericem burdan duyuruyorum arkadaş :))) neyse yine araya reklam aldım her yazımda üç beş reklam koyuyorum araya yaa derdim ne benim gerçekten anlamış değilim güzel güzel yazmaya başlıyorum sonra illa bir muziplik arkadaş her şeyde böyle bi muziplik bulmak zorunda mıyım ben cıx cıx cıxxx kendimi kınıyorum şuanda ve yazımı burda noktalıyorum az ciddi bişiler yazayım dedim yine olmadı yapamıyorum ben yaa yok benden blogger olmaz yani bi amacı olur insanın yazı yazarken yok arkadaş yok :D hadi bunuda böylece yayınlayayımda okuyan üç beş kişi olurda belki bu ne saçmalamış yaa der :D der misiniz demeyin gerçekten şuan saçmalıyorum ama içimden bunu yapmak beni mutlu ediyor gibi bi his geliyor kendimi tutamıyorum :))) herkese selam edip bitireyim sizinde sabrınızı zorlamayayım hakkaten bu yazı yı sonuna kadar sabırla okuyan herkese yürekten selam olsun seviliyorsunuz değerli ve kıymetlisiniz :)
Günler kısalıyor yapılacak şeyler çoğalıyor hiç bir şey yetişmiyor, şu günlere bir gün daha eklesek diyorum bazen pazarla pazartesi arasına şu tatili üç gün yapsak o güne de zıbartesi desek yatsak uyusak ne olur ki bence çok güzel olur başkanlık sistemi gelirse zıbartesi gününü getirecek kişiye oy vericem burdan duyuruyorum arkadaş :))) neyse yine araya reklam aldım her yazımda üç beş reklam koyuyorum araya yaa derdim ne benim gerçekten anlamış değilim güzel güzel yazmaya başlıyorum sonra illa bir muziplik arkadaş her şeyde böyle bi muziplik bulmak zorunda mıyım ben cıx cıx cıxxx kendimi kınıyorum şuanda ve yazımı burda noktalıyorum az ciddi bişiler yazayım dedim yine olmadı yapamıyorum ben yaa yok benden blogger olmaz yani bi amacı olur insanın yazı yazarken yok arkadaş yok :D hadi bunuda böylece yayınlayayımda okuyan üç beş kişi olurda belki bu ne saçmalamış yaa der :D der misiniz demeyin gerçekten şuan saçmalıyorum ama içimden bunu yapmak beni mutlu ediyor gibi bi his geliyor kendimi tutamıyorum :))) herkese selam edip bitireyim sizinde sabrınızı zorlamayayım hakkaten bu yazı yı sonuna kadar sabırla okuyan herkese yürekten selam olsun seviliyorsunuz değerli ve kıymetlisiniz :)
6 Kasım 2016 Pazar
Uyku kaçıran düşünceler -1
1- İşe yaramazlık hissi;
Bu his insanın içinde bulunduğu durumla alakalı değil aslında bu hissi ancak bir başkası sana hissettirebilir. Yardımını istemez yüzüne bakmaz varlığından rahatsız olduğunu bir şekilde hissettirir daha çok kıskançlık yaptığı için bunu yapar ama birde aslında senin tarafından önemsenmek istediği anlamına da gelebilir... Karışık bir duygu ama insanın zoruna giden en büyük etkenlerden...
İşe yaramazlık hissi iş ortamlarında rakibe hissettirilmeye çalışılır en çok elinden işi alınır beceremediğine dair bakışlar atılır yerin dibini boylaması sağlanır böylece elde edilen ben her işi yapabiliyorum bu kişi fazlalık algısı karşısındaki insanı tek darbede yere serer... Eli ayağına dolaşır ne yapacağını bilemez hale gelir...
Birde yaşlı insanlarda gelişimini tamamlayamamış emekli kişilerde görülür. Evde olmaktan rahatsızdır aslında her zaman işe gidip gelirken ev ortamından uzak olan bireyler emeklilik sonrası bu duyguyu çokça yaşarlar.Aslında bu kişilerin içinde olduğu bu his ve hal en çokta ev sakinlerini etkiler.Ani parlamalar durup dururken çıkarılan arızalar ev sakinlerini hayli yorar.
Bir de aşk açısından bakacak olursak :)) işe yaramazlık hissi yaşatan bir aşk çoktan bitmiş bir ilişki demektir... Artık sana ihtiyacım yok başkasını buldum bile demektir boşuna yanımdasın bana yüksün bir bıraksan yakamı demektir... hemen terk etme işlemlerine başlayın derim :D
Demek ki neymiş ; işe yaramazlık duygusu bize yaşatılan bir şeymiş ve bizimle alakası yokmuş aslında karşımızdaki iyi olmayan insana eziyet etmekten hoşlanan tiplerin bir oyunuymuş :D Bu oyunu ben bozarım arkadaş demek bu hissin içine girmemek gerekmiş :D
Uzman Hiskolok Uykucunun kaleminden sevgiler :D
Bu his insanın içinde bulunduğu durumla alakalı değil aslında bu hissi ancak bir başkası sana hissettirebilir. Yardımını istemez yüzüne bakmaz varlığından rahatsız olduğunu bir şekilde hissettirir daha çok kıskançlık yaptığı için bunu yapar ama birde aslında senin tarafından önemsenmek istediği anlamına da gelebilir... Karışık bir duygu ama insanın zoruna giden en büyük etkenlerden...
İşe yaramazlık hissi iş ortamlarında rakibe hissettirilmeye çalışılır en çok elinden işi alınır beceremediğine dair bakışlar atılır yerin dibini boylaması sağlanır böylece elde edilen ben her işi yapabiliyorum bu kişi fazlalık algısı karşısındaki insanı tek darbede yere serer... Eli ayağına dolaşır ne yapacağını bilemez hale gelir...
Birde yaşlı insanlarda gelişimini tamamlayamamış emekli kişilerde görülür. Evde olmaktan rahatsızdır aslında her zaman işe gidip gelirken ev ortamından uzak olan bireyler emeklilik sonrası bu duyguyu çokça yaşarlar.Aslında bu kişilerin içinde olduğu bu his ve hal en çokta ev sakinlerini etkiler.Ani parlamalar durup dururken çıkarılan arızalar ev sakinlerini hayli yorar.
Bir de aşk açısından bakacak olursak :)) işe yaramazlık hissi yaşatan bir aşk çoktan bitmiş bir ilişki demektir... Artık sana ihtiyacım yok başkasını buldum bile demektir boşuna yanımdasın bana yüksün bir bıraksan yakamı demektir... hemen terk etme işlemlerine başlayın derim :D
Demek ki neymiş ; işe yaramazlık duygusu bize yaşatılan bir şeymiş ve bizimle alakası yokmuş aslında karşımızdaki iyi olmayan insana eziyet etmekten hoşlanan tiplerin bir oyunuymuş :D Bu oyunu ben bozarım arkadaş demek bu hissin içine girmemek gerekmiş :D
3 Kasım 2016 Perşembe
KALBE ÜMİT AŞISI
KALBE ÜMİT AŞISI / YAZAR : Sami GÖKSÜN.
Müslüman, Allâh’a teslîmiyet duygusu içerisinde olmalıdır. Teslîmiyetinde de üst noktada olmalıdır. Bunun da en önemli unsurlarından birisi ümitvâr olmaktır. Hâdiseleri iyiye yorma, ümit ve şevki canlı tutmak pek mühim bir haslettir. Mü’min; Cenâb-ı Hakk’a olan tevekkülünde, en küçük bir tereddüt göstermemelidir. O’na dayanıp güvenmeli ve O’ndan hakkıyla korkmalıdır. Böyle bir yolun yolcularına, Cenâb-ı Hak her türlü kolaylığı sağlar. Bunu da Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle ifade buyurur:
“Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış kapısı ihsan eder. Ve ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allâh’a güvenirse; O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (et-Talâk, 2-3)
Bu âyet-i kerîme iyi tahlil edilir, iyi anlaşılırsa; Allah için mücadele eden her insan, bir çıkış kapısına varır. Mücadelenin, özünden kaynaklanan bir zorluğu elbette vardır. Bunu gerçekleştirirken mü’minin; daraldığı da, sıkıldığı da, bunaldığı da olacaktır. Ancak; her daraldığımızda, sıkıldığımızda, bunaldığımızda başladığımız bir mücadeleden vazgeçersek, ümidimizi yitirirsek, dağılırsak hedefimize ulaşamayız. Dolayısı ile mücadele ettiğimiz şeytan -aleyhillâne- ve onun dostu olan nefse yenik düşmüş, onları sevindirmiş ve esas hoşnut etmemiz gereken Cenâb-ı Hakk’ı gazaplandırmış oluruz. En önemlisi de ümidimiz kırılır.
Bütün bunları aşmak için mü’min, hem geriye hem de ileriye uzun bakmak zorundadır. Geriye doğru şöyle bir dönüp baktığımızda Peygamber Efendimiz’in hayatı bizi aydınlatmaktadır.
Meselâ; Bedir Harbi’nde müslümanların sayısı 313 kişi, müşriklerin sayısı 1.000 kişidir. Zâhirî olarak baktığımızda, müşrikler tam üç katı fazla. Ancak Efendimiz’in askerleri; Allah ve Rasûlü’ne öyle bir îmân ettiler ki, Cenâb-ı Hakk’a güven ve teslîmiyet noktasında en ufak tereddüt göstermediler. Hattâ öyle cansiperâne gayret ettiler ki; samimiyetleri, gayretleri, teslîmiyetleri arttıkça, Allah Teâlâ meleklerin yardımını artırarak devam ettirdi. Bu yardım önce 1.000 melek, sonra 3.000 melek daha sonra da 5.000 melek şeklinde devam etti.
İşte Bedir ashâbı; şeytanı sevindirmedi, nefsini öne çıkarmadı, sıkıntı ve daralmışlıklara aldırmadı, Allah ve Rasûlü’nün çizgisinde sabır ve tahammül gösterdi ve netice hâsıl oldu.
Bugün biz müslümanlara düşen; bu hakikatleri iyi anlayıp, doludizgin yolumuza devam etmektir. Ancak o zaman hedefimize ulaşırız.
Cenâb-ı Hak, şeytanın insana musallat olduğunu bildirmektedir. Bizim bu durumda, şeytanla mücadele ederek onu bertaraf etmemiz lâzım. Onun vermiş olduğu vesvese ve kötü düşüncelerden nasıl korunacağımızın ve kurtulacağımızın yolunu da yine Cenâb-ı Hak Kur’ân’ın da şöyle belirtiyor:
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allâh’a sığın.” (Fussilet, 36)
Yani şeytanın her türlü vesvesesinden Cenâb-ı Hakk’a sığınmalıyız, O’na dayanmalıyız ve O’na güvenmeliyiz. Hiçbir durumda ümidimizi yitirmemeliyiz. Ümitlerini kaybedenler, her şeylerini kaybederler. Bu reçetelere ilâveten; rûhumuzu bir kıskaç içinde hissettiğimiz, tedirginlikler ve kararsızlıklar yaşadığımız ve bocaladığımız zamanlarda; takvâsına ve teslîmiyetine güvendiğimiz gönül ehli insanların ziyaretlerini yapıp tavsiyelerini alabiliriz.
Müslüman, Allâh’a teslîmiyet duygusu içerisinde olmalıdır. Teslîmiyetinde de üst noktada olmalıdır. Bunun da en önemli unsurlarından birisi ümitvâr olmaktır. Hâdiseleri iyiye yorma, ümit ve şevki canlı tutmak pek mühim bir haslettir. Mü’min; Cenâb-ı Hakk’a olan tevekkülünde, en küçük bir tereddüt göstermemelidir. O’na dayanıp güvenmeli ve O’ndan hakkıyla korkmalıdır. Böyle bir yolun yolcularına, Cenâb-ı Hak her türlü kolaylığı sağlar. Bunu da Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle ifade buyurur:
“Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış kapısı ihsan eder. Ve ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allâh’a güvenirse; O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (et-Talâk, 2-3)
Bu âyet-i kerîme iyi tahlil edilir, iyi anlaşılırsa; Allah için mücadele eden her insan, bir çıkış kapısına varır. Mücadelenin, özünden kaynaklanan bir zorluğu elbette vardır. Bunu gerçekleştirirken mü’minin; daraldığı da, sıkıldığı da, bunaldığı da olacaktır. Ancak; her daraldığımızda, sıkıldığımızda, bunaldığımızda başladığımız bir mücadeleden vazgeçersek, ümidimizi yitirirsek, dağılırsak hedefimize ulaşamayız. Dolayısı ile mücadele ettiğimiz şeytan -aleyhillâne- ve onun dostu olan nefse yenik düşmüş, onları sevindirmiş ve esas hoşnut etmemiz gereken Cenâb-ı Hakk’ı gazaplandırmış oluruz. En önemlisi de ümidimiz kırılır.
Bütün bunları aşmak için mü’min, hem geriye hem de ileriye uzun bakmak zorundadır. Geriye doğru şöyle bir dönüp baktığımızda Peygamber Efendimiz’in hayatı bizi aydınlatmaktadır.
Meselâ; Bedir Harbi’nde müslümanların sayısı 313 kişi, müşriklerin sayısı 1.000 kişidir. Zâhirî olarak baktığımızda, müşrikler tam üç katı fazla. Ancak Efendimiz’in askerleri; Allah ve Rasûlü’ne öyle bir îmân ettiler ki, Cenâb-ı Hakk’a güven ve teslîmiyet noktasında en ufak tereddüt göstermediler. Hattâ öyle cansiperâne gayret ettiler ki; samimiyetleri, gayretleri, teslîmiyetleri arttıkça, Allah Teâlâ meleklerin yardımını artırarak devam ettirdi. Bu yardım önce 1.000 melek, sonra 3.000 melek daha sonra da 5.000 melek şeklinde devam etti.
İşte Bedir ashâbı; şeytanı sevindirmedi, nefsini öne çıkarmadı, sıkıntı ve daralmışlıklara aldırmadı, Allah ve Rasûlü’nün çizgisinde sabır ve tahammül gösterdi ve netice hâsıl oldu.
Bugün biz müslümanlara düşen; bu hakikatleri iyi anlayıp, doludizgin yolumuza devam etmektir. Ancak o zaman hedefimize ulaşırız.
Cenâb-ı Hak, şeytanın insana musallat olduğunu bildirmektedir. Bizim bu durumda, şeytanla mücadele ederek onu bertaraf etmemiz lâzım. Onun vermiş olduğu vesvese ve kötü düşüncelerden nasıl korunacağımızın ve kurtulacağımızın yolunu da yine Cenâb-ı Hak Kur’ân’ın da şöyle belirtiyor:
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allâh’a sığın.” (Fussilet, 36)
Yani şeytanın her türlü vesvesesinden Cenâb-ı Hakk’a sığınmalıyız, O’na dayanmalıyız ve O’na güvenmeliyiz. Hiçbir durumda ümidimizi yitirmemeliyiz. Ümitlerini kaybedenler, her şeylerini kaybederler. Bu reçetelere ilâveten; rûhumuzu bir kıskaç içinde hissettiğimiz, tedirginlikler ve kararsızlıklar yaşadığımız ve bocaladığımız zamanlarda; takvâsına ve teslîmiyetine güvendiğimiz gönül ehli insanların ziyaretlerini yapıp tavsiyelerini alabiliriz.
2 Kasım 2016 Çarşamba
Yine mi sonbahar?
Ne çok acı var, ne çok hüzün var , ne çok yaralı insan var ne çok ümit var.
Ne çok acı var, ne çok iç çekiş var, ne çok buruk insan var ve ne çok umut...
Neden her yazı ayrılık üzerine neden her şarkı hüzünlü bir aşk hikayesi, neden hep kavuşamayanlar dillerde? Sabah sabah bendeki bu efkar niye? Kafamda deli sorular peki ya cevaplar?
Ne çok acı var, ne çok iç çekiş var, ne çok buruk insan var ve ne çok umut...
Neden her yazı ayrılık üzerine neden her şarkı hüzünlü bir aşk hikayesi, neden hep kavuşamayanlar dillerde? Sabah sabah bendeki bu efkar niye? Kafamda deli sorular peki ya cevaplar?
Yine mi sonbahar?
1 Kasım 2016 Salı
özleyip de söyleyemeyenlere
Yine sessiz bir akşam üstü dışarısı soğuk... Sokaklar boş, tek tük evine giden insanları izliyorum penceremden ve yine sana yazıyorum bir kaç satır... okumayacağını bile bile.... Büyük yazarların sevdiklerine yazdıkları mektuplar geliyor aklıma bazen ulaşmış sevdiklerine bazen ulaşamamış benimki de o hikaye. Okumasan da hatta sana yazdığımı bilmesen de benim için önemi yok elbet okuyanlar kendilerinden bir parça bulacaklardır, belki birilerinin duygularına tercuman olacakdırım (olacağımdır)... olacakdırım da nasıl bir kelimeyse artık biraz komik gibi :))) bilirsin komik şeyleri severim azcık da komiktirim (komiğimdir) işte böyle her ciddi başladığım yazımı da alaya bağlarım :)))
Olsun varsın bende böyle bir bloggerim beğenmeyen okumasın kardeşim :D
neyse nerde kalmıştık...
Ocakta çay usul usul kaynarken bende kalın kupamdan bir yudum alıyorum çayda tam deminde olmuş bir de sohbet arkadaşı var ki karşımda hiç sorma bizim pıtırcık canım hani şu hiç susmayan muhabbet kuşu geveze demiştinde elini ısırmıştı hani ... o bile özledi be seni... Nedensiz gidişin hepimizin boynunu bükük bıraktı seni arayıp soramaz olduk iyi olduğunu öğrenmek için türlü türlü yollar bulduk sen fark etmeden hep ensende olduk her yere düştüğünde elimizi uzatıp kaldırmak istedik her canın yandığında merhem olmak istedik ama sen bizi kanatsız bırakıp gittin yanına uçup gelemedik... Özlediğimizi bile söyleyemedik... Bundan sonra da böyle ne ararız ne sorarız kurduğun dünyanda yeni arkadaşların eşin dostunla iyi yaşa o yeter bize bi beklentimiz yok yani... Sevmeye sevmedin onu anladıkta hiç mi değer vermedin bi merhabayı bile çok gördün diye sormak istiyorum karşına dikilip ama canın sağ olsun biz sen ne istedinde yapmadık arama sorma dedin sormadık aramadık,unut beni dedin e onuda yaptık çıkardık koyduk kalbimizden bi kenara... De özledik yani sohbetini dostluğunu özledik yanlış anlama hemen :D Çay da deminde hee söylemiş miydim :D velhasılı özledik bee bi çık gel bak istanbul da özledi seni ağlıyor yerli yersiz ıslanıyoruz hem sen denizsiz yapamazsın ne işin var dağların arasında be çık gel kapımız açık hep neden geldin diye sormaz kimse tasalanma hiç...
Evet bu yazımıda özleyip de söyleyemeyenlere bi çık gel demek isteyipde diyemeyenlere armağan ediyorum :D uykucudan sevgiler ^^
Olsun varsın bende böyle bir bloggerim beğenmeyen okumasın kardeşim :D
neyse nerde kalmıştık...
Ocakta çay usul usul kaynarken bende kalın kupamdan bir yudum alıyorum çayda tam deminde olmuş bir de sohbet arkadaşı var ki karşımda hiç sorma bizim pıtırcık canım hani şu hiç susmayan muhabbet kuşu geveze demiştinde elini ısırmıştı hani ... o bile özledi be seni... Nedensiz gidişin hepimizin boynunu bükük bıraktı seni arayıp soramaz olduk iyi olduğunu öğrenmek için türlü türlü yollar bulduk sen fark etmeden hep ensende olduk her yere düştüğünde elimizi uzatıp kaldırmak istedik her canın yandığında merhem olmak istedik ama sen bizi kanatsız bırakıp gittin yanına uçup gelemedik... Özlediğimizi bile söyleyemedik... Bundan sonra da böyle ne ararız ne sorarız kurduğun dünyanda yeni arkadaşların eşin dostunla iyi yaşa o yeter bize bi beklentimiz yok yani... Sevmeye sevmedin onu anladıkta hiç mi değer vermedin bi merhabayı bile çok gördün diye sormak istiyorum karşına dikilip ama canın sağ olsun biz sen ne istedinde yapmadık arama sorma dedin sormadık aramadık,unut beni dedin e onuda yaptık çıkardık koyduk kalbimizden bi kenara... De özledik yani sohbetini dostluğunu özledik yanlış anlama hemen :D Çay da deminde hee söylemiş miydim :D velhasılı özledik bee bi çık gel bak istanbul da özledi seni ağlıyor yerli yersiz ıslanıyoruz hem sen denizsiz yapamazsın ne işin var dağların arasında be çık gel kapımız açık hep neden geldin diye sormaz kimse tasalanma hiç...
Evet bu yazımıda özleyip de söyleyemeyenlere bi çık gel demek isteyipde diyemeyenlere armağan ediyorum :D uykucudan sevgiler ^^
30 Ekim 2016 Pazar
Yalnızız yine bir pazar sabahı...
Yalnızız yine bir pazar sabahı... Güneş henüz doğmadı etraf zifir karanlık ama biliyoruz ki birazdan ezanlar okunacak içimizi saran o ümitle alnımızı secdeye koyacağız, güneşin doğuşunu izleyeceğiz yalnız sessiz ve dilimizde dualarla... Uzun zaman oldu sana bir kaç satır yazmayalı özledim demeyeli... Sende özlemişsindir beni... Sana yazdığım satırları okumayı özlemişsindir... Dilimde hala dua olduğunu bilmeyi istemişsindir... Hayatlarımız hayallerimiz umutlarımız hatta yüzümüz bile değişti ama hala dualarımız aynı ne garip değil mi... Yoo bence değil.. İnsanın kabul olmayacağını bilse de dua etmesi duada sebat etmesi de değerli bence... Özlemek mi ? o başka bir şey... İnsanın içinde acı tatlı sessiz sedasız duran zaman zaman volkan gibi patlayan patlasada aldırılmayan bir şey... Artık her şey bitti bizim için umudun kırıntısı bile yok ama özlemek başka bir şey... onu kimse sorgulayamaz özleyen bile... Neyse bu özlem faslını kısa keselim malum içimizde tek özlem çeken ben değilim :D
Anlatılacak söylenecek çok söz olsada, zamanla herşey daha da netleşiyor ve söylenecekler yapılacaklar listesi uzayıp dallanıp budaklanıyor e tabi uykucuyum ben biraz tembel biraz umursamaz biraz üşengeç ben böyleyken söylenecekler söylenmiyor anlatılacaklar umursanmıyor, yapılacaklar yapılmayıp erteleniyor... Olsun varsın beni sevende böyle seviyor söylemesem anlatmasam yapmasam da benim için atan kalpler bana yetiyor... Özlem mi ? o başka bir şey onu hiç karıştırmayalım içimizde sessiz sessiz kalsın ta ki yeniden patlayana kadar...
Benden şimdilik bu kadar dostlara selam eder sevgilerimi iletirim... yazımı okuyan herkese de ayrıca teşekkür ederim :)
Uykucu / 30.10.2016
Anlatılacak söylenecek çok söz olsada, zamanla herşey daha da netleşiyor ve söylenecekler yapılacaklar listesi uzayıp dallanıp budaklanıyor e tabi uykucuyum ben biraz tembel biraz umursamaz biraz üşengeç ben böyleyken söylenecekler söylenmiyor anlatılacaklar umursanmıyor, yapılacaklar yapılmayıp erteleniyor... Olsun varsın beni sevende böyle seviyor söylemesem anlatmasam yapmasam da benim için atan kalpler bana yetiyor... Özlem mi ? o başka bir şey onu hiç karıştırmayalım içimizde sessiz sessiz kalsın ta ki yeniden patlayana kadar...
Benden şimdilik bu kadar dostlara selam eder sevgilerimi iletirim... yazımı okuyan herkese de ayrıca teşekkür ederim :)
Uykucu / 30.10.2016
29 Temmuz 2016 Cuma
sensiz ben
Sensiz Ben
Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir ne de ben sensiz kalmayı
Neden bir dert biter diğeri gelir ateştir bu iyi bilir yakmayı
Kuşları anladım da senin kanatların yok nasıl uçtun da gittin
Kırık cam misali hatalarım acıtır seni böyle mi kaybettim
Bul beni kaybolmuşum izim silinmiş dilim suskun susmuşum
Bak bana mahvolmuşum senden kendimi almayı unutmuşum
Bul beni kaybolmuşum gecem günüme karışmış bir hoşum
Sanma ki sarhoşum ne var ne yoksa yıkıldı içimde bomboşum
Sensiz ben bomboşum
Ne gün güneşe doymayı bilir ne de ben sana bakmayı
Uyutsun gece beni sevmesem de sensiz hayaller kurmayı
Dikenleri anladım da senin çiçeklerin vardı nasıl soldun da gittin
Fırtınam oldun yıkıldım ben söyle seni böyle mi kaybettim
Söz-Müzik : Gökhan Mandır
Düzenleme : Gökhan Mandır, Hakan Ünalan, Kaya Sevinç
14 Temmuz 2016 Perşembe
11 Temmuz 2016 Pazartesi
Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim..
Hani insan bazen ne ileri, ne geri tek bir adım atamaz ya..
Birini yanında tutmayı bilmez ama onun yokluğunu da istemez.
Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için mücadele etmez.
Bağlanmaya cesaret edemez ama ondan tamamen kopmayı da beceremez
Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir.
Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,
O zaman dökülür dudaklardan, itiraf edercesine;
Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim..
Birini yanında tutmayı bilmez ama onun yokluğunu da istemez.
Kaybetmeyi göze alamaz ama kazanmak için mücadele etmez.
Bağlanmaya cesaret edemez ama ondan tamamen kopmayı da beceremez
Ne sevilmekten vazgeçer, ne sevmeyi bilir.
Hani çok sonra zaman geçer savrulurlar ya,
O zaman dökülür dudaklardan, itiraf edercesine;
Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim..
28 Haziran 2016 Salı
4 Haziran 2016 Cumartesi
Olmayacak duamın öznesi
Ey! Olmayacak duamın öznesi..Sus biraz, dinle beni Aşkın abdestini gözlerinin yaşından aldığımdan beri,Benden götürdüklerin bir daha dönmedi geri..
13 Mart 2016 Pazar
Yazımsı :D
Hüzün düşer gözlerinden geceye... Ey sevgili , ey dost nerelerdesin... Gönül gözü seni arar, maşukun seni sorar ey sevgili ey gönül yangını nerdesin? Uzun zaman oldu gelmedin,hiç mi merak etmedin? Neyledim bunca zaman sensiz nasıl geçti günlerim sessiz... Sensiz nelere güldüm nelere ağladım yokluğunda, hüzün düşen gecelerde gözlerini aradım hiç mi bilmedin hiç mi hissetmedin ey gurbetim...
Diye devam etmek istiyorum ama yine olmuyo yaa neden şöyle edebi başladığım bi yazıyı sonlandıramıyorum neden hep bii muziplik çeliyor aklımı :)))) olmaz benden edebiyatçı olmaz ben onu anladım arkadaş :)))) neyse buda böyle olsun :D uykucudan selam var üzerine alınana ;)
23 Ocak 2016 Cumartesi
17 Ocak 2016 Pazar
Bir Çift Siyah Göz
Yine sıradan bir gün.Dersten çıktım ve bir sonra ki dersim
boş,kafam boş. Öğretmenler odasında pencere önünde sıcak çayımı yudumlarken bir
yandan da çiseleyen yağmuru izliyorum. Dışarda birkaç haylaz öğrenci koşturup
duruyor. Gözüm bir an bahçe kapısından giren kişiye takılıyor ağır adımlarla
binaya doğru ilerlerken kalbimin hızlandığını hissediyorum… Bu ne ? Ne oluyor?
Hayırdır inşallah… Bir yandan arkadaşların bana anlattıklarını dinlerken bir
yandan bu garip halimi fark etmesinler diye uğraşıyorum,kendime şaşırıp gözümü
ondan alamıyorum. Yağmur hızlanmış adımları sıklaşmış bu kişi kim? Yüzü
şemsiyenin altında kaldığı için görünmüyor, ayakkabılarına odaklanıyorum…
Binadan içeri giriyor ve bu heyecan bitiyor.Sanki okula değil bana geliyor birazdan
kapı açılacak ve içeri girip bana koşacak gibi hissediyorum. Bekliyorum gelen
giden yok… Ders zili çalıyor arkadaşlar kalkıyor dışarıdaki gürültü yavaş yavaş
azalıyor gözüm kapıda…. Hala gelen giden yok…
Çayımı tazelerken kalan üç arkadaşla havadan soğuktan kıştan bahsediyoruz. Konuşacak pek bir şey yok.
İstemsiz kendimi pencere kenarında buluyorum belki tekrar görürüm gidişini diye
bakınıyorum. Kapı açılıyor dönmüyorum içeride bir hareketlenme oluyor müdüre
hanımın sesiyle kapıya dönüyorum… İki kişiler… Gözlerim ayakkabılara gidiyor
önce…. Tanıyorum… Yavaşça başımı kaldırırken müdüre hanımın sözlerini
dinliyorum gülümseyerek… Yeni İngilizce hocamız diyor bir çift siyah gözle
karşılaşıyorum… Bana bakıyor… Gülümsüyor…
Uykucu ^^ 17.01.2016 7.35
13 Ocak 2016 Çarşamba
İyi ki...
Düşündüm…. Çok düşündüm ve dedim ki iyi ki dedim iyi ki
bitmiş.Her düş bir hayal kırıklığı oluşturdu bende her istek bir yara açtı,sana
ait hatırladığım ne varsa hepsi kırık dökük.Elle tutulur gözle görülür bir
hikaye olmayışı beklide bizi bunca hüznün bunca kahrın içine
sürükledi.Yarınlardan ümidimizin olmayışı birbirimizi daha çok kırmamıza neden
oldu belki… Belki gerçekten sevmedik hatta bu cümlede belki kelimesi fazla
bile. Sevseydik gerçekten isteseydik imkansızları bir şekilde aşardık.
İyi ki bitmiş… Bir gün bu cümleyi gerçekten içtenlikle
kuracağımı bilmezdim… Hüzünler içinde kaybolmaktan, her mutluluğu buruk
yaşamaktan yorulmuş olmalıyım. Ellerimi semaya her açtığımda içimde ki şükür
dilime dökülüyor iyi ki diyorum iyi ki Rabbim bana bu şükrü yaşattın….
Senden sonra hayat bir süre durdu,hüzün denizleri çok
dalgalıydı belki,ama sonunda fırtına geçti deniz duruldu,tatlı bir meltemle
gözlerini açan bir martı misali her gün bir öncekinden daha iyi oldu.İşler
yoluna girdi yavaş yavaş hayat hızlandı birden.Her gün yeni bir ümitle açılır
oldu gözlerim.Her gün demlediğim çayımın içine karanfil atar oldum hani o
sevmediğin karanfil… Karanfil kokulu çayın tadı bir başkaymış meğer meğer
seninleyken ne tatsız tuzsuzmuş hayat,karanfilli çayımı her yudumladığımda bir
kez daha düşüyor dilime şükür.Önce çay için şükrediyorum sonra iyi ki diyorum
iyiki….
Bir şarkı dinliyorum ‘’gel
hayalim anıları alalım kaçalım buralardan’’ diyor buğulu bir ses…. Dilime dolanıyor bu cümle anıları almadan
kaçalım gel baharım,kaybolalım, içimde
ki heyecan tekrar canlansın…
13.01.2016/ Uykucu ^^
12 Ocak 2016 Salı
9 Ocak 2016 Cumartesi
Bir Cumartesi Sabahı
Hayatın sillesini yemiş tabiri
caizse feleğin çemberinden geçmiş hatta bir tık ileri gidip ununu eleyip
eleğini asmış biri olarak bu yeni yazımla karşınızdayım J Gerek dostlardan gelen yoğun
istek gerekse yeni takipçilerime kendimi tanıtmak adına ara verdiğim yazı
çalışmalarıma bu yazımla merhaba demek biraz heyecan biraz hüzün en çokta neşe
veriyor diyebilirim. Beni bilen bilir :D gayet gizemli sıra dışı sevgi dolu
heyecan verici mini mini bir kuş tadında :D sessiz sakin mülayim oldukça muzip bir
karakterim var.Bunları bilmeyenler için söylüyorum :D Bu yazıyı kendimi
tanıtmak için yazmıyorum tabiî ki bu kısa öz geçmişden sonra asıl mevzuya
geçelim mendilleri hazırlayalım öncelikle :D
Buyrun efendim…….
Sana dair ne varsa yazmadığım
hepsi bu cümlelerde gizli sevdiğim.Kimlerle olduğunu nerede olduğunu bilmeden
geçen bunca zaman seni ne çok özledim , ne çok şiir okudum , ne çok aşk filmi
izledim bilemezsin.Özlemek kelimesi belki yavan kalıyor benim için,içimde yanan
kor ateş hiç sönmeyecek bir cehennem gibi.Hayata her tutunmaya çalıştığımda
kolum seninle kırıldı,aklıma her düştüğünde kalbim aynı acıyla yandı.Beynimin
her defa aynı düşünceyle sarsıldığı da doğru. Seni hiç unutmadım. Belki ilk aşk
değildin beklide son olmayacaksın ama hayatıma yazdığın kısa hikayede
unutulmayacak bir karaktersin. İzlediğim her filminin bir karesinde , okuduğum her kitabın
en az bir cümlesinde sen varsın, şiirleri hiç söylemiyorum bile….
Yanımda olsan belki her şey bu
kadar acı olmazdı elimi tutsan belki hayat bu denli zor gelmezdi ama şu da bir
gerçek ki eğer yanımda olsan bu denli büyük bir aşk yaşamazdım.Bu kadar çok
kanamaz bu kadar çok büyümez bu kadar çok sevmezdim.Hayatım imkansızlıklarla
dolu olduğundan mıdır? Yoksa imkansıza olan sevdamdan mıdır? Bilemiyorum klişe
bir cümle olsada imkansızlıkları seviyorum herkesten biraz daha fazla galiba…
Yaralarıma tuz basmayı en mutlu
anımda seni hatırlayarak bir yanımı buruk bırakmayı, sana benzeyen birini
gördüğümde kalbimin hızlanmasını,adını telaffuz ederken yüzümün kızarmasını,kız
kulesinin karşısında oturup çay içerken ellerimi tutup ısıttığını
hatırlamayı,bunca acıyı bana bırakıp gitmeni işte tüm bunları seviyorum ne
kadar zaman geçerse geçsin sevmeyi bırakabileceğimide sanmıyorum açıkçası….
Giderken arkandan seni izledim,
bir kez arkanı dönüp bakmanı bekledim. Eğer bir kez dönüp baksaydın belki sende
vaz geçecektin gitmekten,bir kez daha düşünseydin gidip gitmemeyi eminim
koşarak geri dönecektin beklide göz yaşlarını saklamak için dönüp bakmadın yada
ben öyle olmasını istediğim için öyle düşündüm bilmiyorum ama sonuçta sen o
vapura binerken ben nemli gözlerle arkandan bakıyordum sen bunu hiç bilmedin….
İstanbul aşkların aşıkların mekanı şimdi
sahilde bir bankta oturmuş seni düşünmemeyi düşünürken önümden gelip geçen
bunca çift imrendirmiyor değil beni,her yaştan elele insanlar kimisi genç
kimisi yaşlı,havanın soğuk oluşuna aldırmadan sıkıca sarılıyorlar birbirine ne
kadar büyük dertleride olsa birbirlerinden güç alıyorlar muhtemelen.Hüzünsüz
acısız kanamayan bir hayat var mı ki?
Şimdi uzun bir kış var önümüzde,
karlar yağacak kuşlar üşüyecek, ben işe gidip geleceğim her şey bir telaşe…
Amirimle tartışacağım öğrencilerimi azarlayacağım ödevleri kontrol edip ders
anlatacağım, arada seni düşünüp kendime kızacağım yetmedimi bunca yıl
dönmeyecek işte siliver üstünü be kızım diye tekrarlayacağım.Telefonum çalacak
yeni bir evlilik görüşmesi bu sefer tamam diyeceğim gidip görüşeceğim.Elinde
çiçekle beni bekleyen adama doğru ilerleyeceğim… Yeni bir umut yeni bir
başlangıç için her adımda adının üstünü bir kez daha çizeceğim….
Uuuuu güzel oldu sanki :)))
yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına yazım tamamen kurgulamadır ve bana aittir izinsiz kopyalanması yasaktır sevgilerimle uykucunuz ;)
09.01.2016 \ Bir Cumartesi sabahı....
Ayrıca facebook da yayındayım beklerim :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)