Miziklerim ;)

26 Şubat 2012 Pazar

Hiç kuşku yok, seçilmişim



Hiç kuşku yok, seçilmişim
Ne garip! Önce ceset kılınmışım, sonra ruh üflenmiş bana.

İçecek suyum, yenecek lokmam, ikbalim, itibarım, idbarım, çilem varmış. Benim de yürünecek yolum varmış şu küre-i âlemde, bu dünya üzerinden ben de gelip de geçecekmişim.

Yoklar defterinde değilmiş kaydım. Toprak kıvamında takılmamış, cesetle toprak arasında kalmamışım. Ruhsuz bir beden olarak doğmamış, şuursuz bir ruh olarak yaratılmamışım.

Adem'den vücuda geçmişim, vücuddan hayata, hayattan ruha, ruhtan şuura.

İnsan olarak yaratılmışım.

Taş değilmişim, toprak, su, hava, ateş değilmişim. Everest'te bir çiçek, Ağrı'da bir kaya parçası, bir çalı horozu değilmişim.

Öyleyse seçilmişim.

Ya seçilmeseydim? Bunca acıya, bunca çileye rağmen ya var olmasaydım? Adım, kullar listesine yazılmasaydı benim de? Levh-i mahfuza bir insan ismi olarak geçmeseydim? Ben olmasaydım ya? Bir kader biçilmeseydi, bir ruh üflenmeseydi bana, hareketli kılınmasaydı şu kırk dokuz kiloluk bedenim?

Hiç kuşku yok, seçilmişim. Bir insan olarak yaratılmış, dünyaya salınmışım. Kaderimi kuşanmış, her kazaya her belâya ezelden "Beli" demişim.

Bir sürgün gömleği geçirmişim eynime, epeyce ağır gelmiş. Bu yüzden "İyi ki" demişim yeri gelince, ama daha çok "Keşke" demişim. Yeri gelmiş bir dağ altında ezilmiş yeri gelmiş bir kaşık suda boğulmuşum.

Tel kopmuş da teli koparan yokmuş. Kan akmış da bir vurulan bir vuran yokmuş. Ama işte bir vurgun varmış ortada da hiç kimsenin suçlu olmadığı yerde bir suçlu bile yokmuş. Çünkü suç yokmuş. Farzı, muhal olmaktan çıkaran yegâne, cesaretmiş de o da bende yokmuş.

Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.

Kelimeler verilmiş bana, isimler öğretilmiş. Bir âh çekilse dünya dönecekken; ben, her şey karanlığa gömülmeden önce, kendimden sonsuzluğa bir şey bırakmaya kalkışmışım. İsmimin ilk hecesi bir somun ekmek son hecesi su dalgasıymış oysa. Aynı sözcüklerle özetlerim kendimi sanmışım da ezberlemem gerekeni sökememişim bile. Elif'te takılıp kalmışım.

Gün gelmiş feryat etmişim yolumu kaybedip, sonra "Nerede kayboldun sen?" diye kendi yakama yapışmışım. Hesap sormuşum fütursuzca, küstahça.

En önemlisi de ölümlüymüşüm ben. Üstelik ölümlü olduğunu bilen tek canlıymışım. Ben kendi ölümüme refakat ederken bana refakat eden karanfil kokusunu almışım daha ölmeden. Karşısında en eylemsiz kaldığım ölüm kendi ölümüm olmuş. Yani hâlâ gaflette, hâlâ hepi topu kendi ölümünü anlatan bir roman kahramanıymışım.

Dayanamamış, arabayı sağa çekmiş, "Benden bu kadar" demiş, şimdi artık sadece beklemeye başlamışım. İki elimi iki yanıma sarkıtmış, kendimi boşluğa bırakmışım. Nedense radyonun düğmesine dokunuvermişim birden. Bir cümle çıkmış bahtıma, öylesine durup dururken: "Bir günahtan çıkıp bir günaha batarlar. Ama yine de ümit vardır çünkü af vardır." diyormuş bir ses.

Gördüklerimin rüya olan hayatlar değil, hayat olan rüyalar olduğunu anlamışım. Rüyalarımı kaydetmek gibi onları yorumlamayı da bir tarafa bırakmışım. Rüya içinde gördüğüm bir rüyadan uyanmışım. İtidalse bunun adı şimdi ben mutedilmişim.

Anlamışım ki dünya âlem perdesinde ben de gelip geçici, ben de bir gölgeymişim. Asıldan nasibim var ama şimdilik suretmişim.

Öyleyse hepsine de amenna. Değil mi ki seçilmişim.

Nazan Bekiroğlu

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1250931&title=hic-kusku-yok-secilmisim

4 yorum:

  1. harika bir paylaşımdı..
    çok teşekkürler..
    nazan bekiroğlu,çok seviyorum gerçektende..
    baki muhabbetlerimle..

    YanıtlaSil
  2. bu Nazan abla beni öldürecek birgün :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah gecinden versin efenim dee... neden ki? :)

      Sil