Miziklerim ;)

19 Şubat 2012 Pazar

İlahî aşk nasıl olur?




İlahî aşk nasıl olur?
“Eşinin ocağında, parası pulu bolken dünyaya tapan kalbi, hastalıkların arasından göz kırpan ölümün işaretlerini alınca uykusundan uyandı. Baktı yıllardır ürettiğine. Evladı mı? Nişanlısını bulur bulmaz uçuvermiş yuvadan. Eşi mi? Kaybolmuş televizyon ekranlarında. Biriken parası mı? Bankanın kasasını doldursa ne çıkar. Yüreği kara kışta buz tutmuş doyumsuzluk hüzünleri içerisinde bom boş titreyip duruyordu.

Derdini dökecek birilerini aradı ve iniltisi yayıldı boşlukta. ‘Doğarken de ölürken de benim yüreğim kime tutunacak, kime sarılacak, kime dayanacak, kime ağlayacağım, kime güleceğim, kime bağlanacağım ve kim beni gerçek bir şefkatle teselli edecek?

Birden bir vakitler öğrendiği o iki ayeti hatırlayıverdi: “Beni (yerlerde) anın ki Ben de sizi (göklerde) anayım.” “Yürekler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulurlar.” Çare çarpıverdi kalbine: Öylesine büyüktü ki yüreği, içini O’nun zikrinden, O’nun fikrinden, O’nun şükründen başkası dolduramıyordu.

Buzlar parçalandı ansızın ve sımsıcak bir nur çağıldadı yüreğinde. Sahibini orada buldu ve fırladı, koştu O’na, kapandı arşının huzuruna: ‘Aziz Efendim, şefkatli Sahibim. Benden çıkarı tükenen dostlarım ayrılıyor etrafımdan, ayrılmayanlardan da yüreğime derman olmuyor. Meğer hep Sen kalbimdeymişsin de Sana dönmemi bekliyormuşsun yıllardır bu vakte kadar. Geciktiğim için mahcubum.’

Taştı kalbinden dışarıya ve açıldı çevreye… Yüreğinin iniltisini dindirmek için içine daldığı evreni dinledi. Gözleri ilahi sanatlar üzerinde gezinirken kalbi zikirle, fikirle, şükürle meşguldü neredeyse her gün, neredeyse her an. Şefkatli Sahibi'nin izlerinin, gülün kokusunda, bülbülün şakımasında, rüzgârın nefesinde, çağlayanın çağıltısında, ormanın uğultusunda gizlendiğini hissetti.

Yüce Sultan fırçasını gökyüzü boşluğuna bir savuruyor da bulutlardan rengârenk tablolar çiziyordu. Ormanları kışın beyaza, baharın yeşile, yazın kırmızıya, güzün kahverengine bürüyordu. Her kış öldürüp susturduğu yeryüzünü her baharın baştan diriltip şenlendiriyordu. Kendisi için yarattığı insanı yeryüzünden gökyüzüne bekliyordu.

Bir ayna çıktı karşısına ve kendi yüzünde o gizli El’in ne güzel gözler ve kirpikler çizdiğini gördü. Çömeldi, ellerinde iki büklüm gözyaşlarını gizledi ve kavuşacağı o günün özleminde soluk soluğa titreyişini sürdürdü.”
M. Bozdağ

1 yorum:

  1. Buzlar parçalandı ansızın ve sımsıcak bir nur çağıldadı yüreğinde. Sahibini orada buldu ve fırladı, koştu O’na, kapandı arşının huzuruna: ‘Aziz Efendim, şefkatli Sahibim. Benden çıkarı tükenen dostlarım ayrılıyor etrafımdan, ayrılmayanlardan da yüreğime derman olmuyor. Meğer hep Sen kalbimdeymişsin de Sana dönmemi bekliyormuşsun yıllardır bu vakte kadar. Geciktiğim için mahcubum.’

    YanıtlaSil